Uzmanlara göre en büyük risk, eski otomobillerde görülüyor. Özellikle 1980–1990’lı yıllardan kalma araçlarda modern yakıt seviye sensörleri ve buhar tahliye sistemleri bulunmadığı için, depo tamamen dolduğunda yakıt havalandırma borularına girebiliyor. Bu durum, pompa sisteminde basınç artışına ve sızıntıya yol açarak aracın performansını düşürebiliyor.
DEPODA SIZDIRMA RİSKİ ARTIYOR
İkinci risk grubunu plastik depolu araçlar oluşturuyor. Metal depolara göre daha hafif olan bu sistemler, sıcak havalarda yakıtın genleşmesiyle deforme olabiliyor. Uzmanlar, yakıtın zamanla plastiğin gözeneklerine nüfuz ederek mikro çatlaklara neden olabileceğini, bunun da uzun vadede depoda sızdırma riskini artırdığını belirtti.
HİBRİT ARAÇLARA DİKKAT
Üçüncü olarak, hibrit araçlarda fazla yakıt doldurmanın ciddi elektronik arızalara yol açtığı. Bu araçlarda motor belli aralıklarla durup çalıştığı için depodaki basınç elektronik sistemlerle kontrol edilmeli. Depo aşırı doldurulduğunda sensörlerin ve basınç düzenleyici sistemlerin zarar gördüğü, bazı durumlarda motorun tamamen durduğu belirtildi.
YANGIN RİSKİ ORTAYA ÇIKIYOR
Yakıt taşması yalnızca mekanik hasarla sınırlı kalmıyor, depodan taşan yakıtın drenaj hattına veya aracın sıcak motor parçalarına sızması yangın tehlikesine neden olabiliyor. Bu nedenle uzmanlar, pompadan gelen ilk “tık” sesinden sonra yakıt alımının durdurulması gerektiğini hatırlattı.
KÜÇÜK BİR HATA BÜYÜK MASRAFLAR YOL AÇAR
Fazla yakıt doldurarak birkaç kilometre daha fazla yol gitmeye çalışmanın, uzun vadede binlerce liralık onarım masraflarına neden olduğu açıklandı. Uzmanlar, yakıt sisteminin korunması için depoyu tam doldurmamak ve araç kullanım kılavuzundaki yakıt ikmal talimatlarına uymanın önemine dikkat çekti.
